Belirli beceri ve bilgileri uygulama sorumluluğu verilen profesyonellerden, kendi alanında gereğince özenli bir profesyonelin bakım standardını sergilemeleri beklenir. Dolayısıyla, sağlık mesleği mensubunun mesleğinin gerektirdiği bakım standardını göstermemesi nedeniyle bir hasta yaralanırsa, yaralanan hasta (ya da yaralanmanın ölümle sonuçlanması halinde geride kalan aile üyeleri veya mirasçıları) bu yaralanmalar için tazminat talebinde bulunabilir. İlaç hataları, tıbbi bir duruma yanlış teşhis konulması, cerrahi hatalar ve gereksiz bir ameliyatın yapılması, aşağıda ayrıntıları verilen belirli koşullar yerine getirildiği takdirde bu kategoriye girebilir.
Tıbbi uygulama hatası iddiaları, çeşitli kişisel yaralanma iddiaları arasında en teknik olanlardan biri olarak kabul edilir. Deneyimli bir kişisel yaralanma avukatıyla çalışmak, tıbbi uygulama hatası davalarının karmaşık teknik özelliklerinin üstesinden gelmenize yardımcı olur.
Oguz Law ekibi olarak olası bir tıbbi uygulama hatası vakasını değerlendirirken ilk adımımız, vakaya ilişkin hususların kapsamlı bir analizini içerir. Bunu takiben uğranılan zarara göre talep edilebilecek tazminat türlerini belirleriz. Tüm süreç boyunca müşterilerimize tıbbi rapor ve kanıtların toplanması, sigorta şirketlerine karşı taleplerinin yönetilmesi ve davalarını desteklemek için bilirkişilere danışılması da dahil olmak üzere rehberlik ve destek sağlıyoruz. Amacımız müvekkillerimizin tazminat talepleri için mümkün olan en iyi sonucu almalarını sağlamaktır.
Hatalı Tıbbi Uygulama Durumunda Sağlık Hizmeti Sağlayıcısının Sorumluluğu
Ruhsatlı icra edilen bir meslek erbabı olan bir hekime başvurduğumuzda öncelikle o uzmana danışmamızın başlıca sebebi alanda eğitim almış, özel beceri ve bilgi birikimine sahip olmasıdır. Ancak bu beklenti elbette hastanın beklentilerinin altında kalan her kötü sonucun sağlık hizmeti sağlayıcısının mesleki ihmaline atfedilebileceği anlamına gelmemelidir.
Kaliforniya Medeni Kanunu 3333.1(2)’ye göre tıbbi uygulama hatasının tespiti için aşağıdakilerin gösterilmesi gerekir:
- Tıbbi Hizmet Sağlayıcıların Görevi: Tıbbi hizmet sağlayıcısının hastaya karşı bir özen yükümlülüğü olmalıdır. Bu yükümlülük, tıbbi hizmet sağlayıcısının hastayı tedavi etmeyi ve bakımını yapmayı kabul etmesinden sonra ortaya çıkar.
Acil tıbbi durumlarda, kamu düzeni gereği, acil ve ciddi tıbbi desteğe ihtiyacı olan bir hastanın sevk edildiği acil servis birimi, hastanın ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği durumlar haricinde hastaya hizmet vermek zorundadır. (Hastaya gerekli hizmeti veremeyecek durumda olması söz konusu ise hastanenin hastayı stabilize etmesi ve ardından hastayı uygun baska bir acil servise nakletmesi gerekebilir)
- Özen Borcunun İhlali: İhmal-Sağlık hizmeti sağlayıcısının mesleki hizmetini yerine getirirken ihmalkar bir eyleminin veya (eylemsizliğinin) bulunması gerekir.
Sağlık hizmeti sağlayıcısının, bir eylemi veya ihmali (belli bir davranışta bulunma görevi altındayken harekete geçmemesi) nedeniyle, makul ve basiretli bir doktorun aynı veya benzer koşullar altında sağlayacağı bakım standardından saptığı gösterilmelidir.
Bazen bir davacı ihmali kanıtlarken “res ipsa loquitur” hukuki doktrinine dayanabilir. Bu latince bir terimdir ve “aşikar olan şey” anlamına gelir. Buradaki mantık, bir olayın meydana geliş şartlarının çok açık olduğu hallerde, bu sonuca neyin sebep olduğunun derinlemesine bir irdelemeye gerek kalmaksızın kendiliğinden anlaşılır olmasıdır.
Dolayısıyla bu doktrin
- araçların münhasıran davalının kontrolünde olduğu ve
- yaralanma normalde ihmal olmadan meydana gelmeyen bir yaralanma olması durumunda ihmalin varolduğunu varsayar. Zira olayın şartlarına bakıldığında, olayı ihmalden başka bir şeyle açıklamak mümkün gözükmemektedir.
Bunun klasik örneği, hastanın apendektomi sonrasında anesteziden uyandığında kolunun felçli olduğunu görmesidir. Vücudun tedaviye tabi olmayan sağlıklı kısmının veya operasyonun kapsadığı alanın belirgin şekilde yaralanması ihmal çıkarımını doğurur. Dolayısıyla böyle bir durumda davacının ihmal iddiasını ispat için bilirkişi bir hekimin raporuna dayanma zorunluluğu yoktur ve bu olağandışı sonucun açıklanmak davalıya düşmektedir.
- Yaralanmanın Nedeni: Bu eylem veya ihmal, kişisel yaralanmanın veya haksız ölümle yakından etkileyen bir neden olmalıdır.
Ayrıca sağlık hizmeti sağlayıcısının ihmalinin yaralanmaya neden olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Bu genellikle zordur çünkü tıbbi bakım, uygulayıcının kontrolü veya öngörüsü dışında olan komplikasyon olasılığı gibi bazı doğal riskleri içerir. Malpraktis davalarında nedenselliğin kanıtlanması, makul derecede tıbbi kesinlik sağlamak üzere, doktorun davranışının hastanın uğradığı zararın ortaya çıkmasında belirleyici bir faktör olduğunun gösterilmesini gerektirir.
- Zarar: Hastanın hatalı uygulama nedeniyle fiili zarara uğramış olması gerekir. Bu zarar, acı ve ıstırabı, tıbbi harcamaları, gelir kaybını veya ölçülebilir diğer zararları içerebilir.
Ayrıca dikkate alınması gereken iki ek konu daha vardır:
- Sağlanan hizmetlerin, sağlayıcının hizmet vermeye ruhsatlı olduğu hizmetler kapsamında olması gerekir.
- İlgili hizmetlerin yerine getirilmesine ilişkin ruhsat veren kuruluş veya ruhsatlı hastane tarafından getirilen herhangi bir kısıtlama olmamalıdır.
Tıbbi Malpraktis ile İhmal Arasındaki Farkı Anlamak
İkisi arasındaki temel fark, kişiden beklenen özen yükümlülüğünün derecesidir. Tıbbi uygulama hatası özel bir mesleki ihmal türdür. Bir tıp uzmanının kendi alanında oldukça dikkatli bir profesyonel gibi davranmaması nedeniyle bir hastanın yaralanması durumunda ortaya çıkan durumdur. Mesleki ihmal olduğu için yerine getirilmesi gereken özen yükümlülüğünün derecesi genel ihmalden daha yüksektir.
Genel ihmal özen standardı uyarınca, bir başkasına özen yükümlülüğü olan biri kişi, kendisi ile benzer şartlarda bulunan makul derecede dikkatli bir kişi gibi davranmazsa, bu yükümlülüğü ihlal etmiş olacak ve dolayısıyla ihmalden sorumlu olacaktır. Örneğin aşırı hız yapan bir sürücü başka bir sürücüyü yaralayan bir trafik kazasına neden oluyorsa onun ihmalkar olduğu söylenebilir.
Tıbbi uygulama hatası kapsamına girmeyen iddialar potansiyel olarak doktora karşı genel anlamda ihmal iddiaları olarak sınıflandırılabilir. Genel ihmal iddiaları, mutlaka tıbbi standartları gerektirmeyen daha geniş bir yelpazedeki ihmalkar eylemleri ve eylemsizlikleri kapsayabilir.
Sağlık hizmetlerinin, tıp uygulamalarına ilişkin belirli yasal standartları içeren tıbbi uygulama hatası iddiaları olarak değil, ihmal hukukunun daha geniş ilkelerine dayanan genel ihmal iddiaları kapsamında değerlendirilmesi gereken bazı örnekler:
- Nitelikli Aydınlatmaya Dayanan Onamın Sağlanamaması – Bir doktorun, önerilen tedavi veya işlemin riskleri, yararları ve alternatifleri konusunda hastasını yeterince bilgilendirmemesi durumunda, bu durum ihmal olarak değerlendirilebilir.
- İhmalkar İşe Alma veya Denetim – Bir sağlık kuruluşunun kalifiye olmayan veya ruhsatsız bir sağlık hizmet sağlayıcısını işe alması veya çalışanlarını gerektiği gibi denetlememesi ve bu ihmalden dolayı hastanın zarara uğraması durumu da genel ihmal iddiasına yol açılabilir.
- Bina Sahibi ve Sakininin Sorumluluğu– Kaygan zeminler veya yetersiz güvenlik gibi güvenli olmayan koşullar nedeniyle bir tıbbi tesiste bir hasta yaralanırsa, hastanın tesise karşı ihmal iddiasında bulunması için gerekçeleri olabilir.
- Hatalı Uygulama Standartlarını Karşılamayan Yanlış Teşhis veya Gecikmiş Teşhis – Bazen yanlış teşhis veya gecikmiş teşhis, tıbbi uygulama hatası için gereken yüksek eşiği karşılayamayabilir ancak makul bir sağlık hizmeti sağlayıcısından beklenen bakım standardının altına düşerse yine de ihmal teşkil edebilir.